Sosyal Hizmetler Bölümü Makale KoleksiyonuSosyal Hizmetler Bölümüne ait makaleler bu alt koleksiyonda listelenir.https://hdl.handle.net/20.500.12294/5422024-03-29T14:12:03Z2024-03-29T14:12:03ZTürkiye'de heteropatriarkal sistem baskısı altında LGBTİ'lerin sosyal hizmet ihtiyaçlarıCesur Kılıçaslan, SeherAkkuş, Pınarhttps://hdl.handle.net/20.500.12294/22582022-10-03T18:44:42Z2016-01-01T00:00:00ZTürkiye'de heteropatriarkal sistem baskısı altında LGBTİ'lerin sosyal hizmet ihtiyaçları
Cesur Kılıçaslan, Seher; Akkuş, Pınar
Bu çalışma, Türkiye'de LGBTİ'lere (lezbiyen, gey, biseksüel, trans, interseks) yönelik etkili sosyal hizmet uygulamasının gerekliliklerini saptamak amacı ile gerçekleştirilmiştir. Tıpkı diğer kırılgan gruplar/azınlıklar gibi, LGBTİ'ler de pek çoğu ekonomik temelli olan barınma, eğitim, sağlık, istihdam, sosyal güvenlik, kişisel güvenlik gibi temel ihtiyaçlarını karşılamakta sorunlar yaşamakta ve bu sorunları aşmak için desteğe ihtiyaç duymaktadır. Ancak, LGBTİ'ler toplumun heteropatriarkal yapısından kaynaklı cinsel yönelim ya da cinsiyet kimliğine dayanan ayrımcılıktan dolayı kurumsal destek alabilecekleri mekanizmalardan dışlanmaktadır. Türkiye'de, kırılgan/desteğe ihtiyaç duyan kişilere sosyal hizmet sağlamakla yükümlü birincil kurum olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın LGBTİ'lerin sorunlarını gündemine almadığı, onları ekonomik ve sosyal sorunlar karşısında yalnız bıraktığı görülmektedir. Çalışmada, tüm bireyler gibi LGBTİ'ler de sosyal hizmetlerden yararlanma hakkına sahip olmaları esasına dayanılarak, sosyal politika alanında karar vericilerin ve sosyal hizmet sağlayıcıların onları dikkate almalarının zorunluluğu üzerinden hareket edilmiştir. Farklı yaşam dönemlerinde karşılaştıkları psiko-sosyal sorunları çözme noktasında ağırlıklı olarak enformel ağlardan faydalandıkları bilinen LGBTİ'lere karşı devletin sosyal hizmet/destek kapsamındaki yükümlülükleri belirlenmeye çalışılmış ve yaşanan güçlükleri aşmaya yönelik önerilerde bulunulmuştur; This study aims to define the requirements of effective provision of social services to LGBTIs (lesbian, gay, bisexual, transgender and intersex) in Turkey. Similar to other vulnerable groups/minorities, LGBTIs are also faced with challenges in meeting their basic necessities, most of which has an economic base such as housing, education, health, employment, social security, personal security, and need support to overcome these problems. However, as a result of discrimination based on sexual orientation or gender identity originating from the heteropatriarchal structure of the society, LGBTIs are excluded from the mechanisms where they can receive institutional support. In Turkey, it is seen that the Ministry of Family and Social Policies, the primary institution responsible for providing social services to those who are vulnerable/need support, does not put the problems of LGBTIs on its agenda and leaves them marginalized vis-à-vis economic and social problems. In the present study, considering the fact that LGBTIs have the right to enjoy social services as anyone else, the necessity of social policy decision makers and social service providers to take them into account is taken as a point of departure. Furthermore, it is aimed to determine the government's liabilities within the context of providing social services/support to LGBTIs, who are known to resort to informal networks mainly to solve their psycho-social problems at different phases of their lives, and several suggestions to overcome the current challenges are made
Cesur Kılıçaslan, Seher (Arel Author), Akkuş, Pınar (Arel Author)
2016-01-01T00:00:00ZThe Relationship Between Leadership Styles (Autocratic and Democratic) of School Administrators and the Mobbing Teachers SufferPeker, Sevinçİnandı, YusufGılıç, Fahrettinhttps://hdl.handle.net/20.500.12294/14392022-10-03T19:04:52Z2018-03-01T00:00:00ZThe Relationship Between Leadership Styles (Autocratic and Democratic) of School Administrators and the Mobbing Teachers Suffer
Peker, Sevinç; İnandı, Yusuf; Gılıç, Fahrettin
The aim of the study is to investigate the relationship between democratic and autocratic leadership styles of school administrators and mobbing teachers experience as well as determining whether these leadership styles predict the mobbing level teachers suffer. The data in the study were collected from 395 primary school teachers (165 male and 230 female) in central districts of Mersin, Turkey.. Mobbing Scale. was used to determine what extent teachers suffer from mobbing and. Leadership Style Scale. to measure leadership style of school administrators. According to the analysis results, gender accounts for a significant diference in only. interference in private life. of all five dimensions of mobbing while seniority accounts for a significant difference in. barriers about work and career. and. work commitment. dimensions. There is a negative relationship between democratic leadership and all dimensions of mobbing except for work commitment while it is positive with autocratic leadership. Lastly, autocratic and democratic leadership styles of school administrators predict all dimensions of the mobbing teachers suffer except for work commitment.
Peker, Sevinç (Arel Author)
2018-03-01T00:00:00ZTürkiye'de sosyal hizmetlerin dönüşümüŞahin Taşğın, NeşeÖzel, Hüseyinhttps://hdl.handle.net/20.500.12294/5442022-10-03T18:58:48Z2011-01-01T00:00:00ZTürkiye'de sosyal hizmetlerin dönüşümü
Şahin Taşğın, Neşe; Özel, Hüseyin
Kapitalizm, dönemsel krizlerinden birini daha yaşıyor ve bu kriz, sosyal politikayı dönüştürüyor. Bu süreçte, sosyal politikanın en önemli alanlardan biri olan sosyal hizmetler de dönüşüyor/dönüştürülüyor. Bu dönüşümde, hayırseverlikten, filantropiye, refah devleti uygulamalarıyla da vatandaşlık ve insan hakları temelinde gelişen sosyal hizmet sunumundan tekrar hayırseverliğe bir gerileme yaşanıyor. Birey, aile ve toplumun toplumsal sorunların çözümünde üstelenmeleri gereken sorumlulukla ilgili giderek artan vurgu sivil toplum örgütlerinin bu alanda daha çok yer alması gerekliliği düşüncesiyle de birleşince, yoksulluk dâhil çoğu sosyal sorunun çözümünde devlet temel aktör olmaktan çıkıyor. Sosyal yardım ve sosyal hizmetlerin sunumu, refah karması (welfare mix) olarak adlandırılan anlayış çerçevesinde piyasaya, sivil toplum örgütlerine ve dini kurumlara havale ediliyor. Bu bildiride, Türkiye’de sosyal yardım ve sosyal hizmetlerin gelişimi ve mevcut durumu genel hatlarıyla özetlenerek, yaşanmakta olan dönüşümün Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu ile Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’nun pratikleri ve yeniden yapılandırılması üzerinden eleştirel bir değerlendirmesinin yapılması amaçlanmıştır.
Şahin Taşğın, Neşe (Arel Author)
2011-01-01T00:00:00ZTüketim kültürü ve reklamların birey üzerinde doğurduğu zayıflık hissiCesur Kılıçaslan, SeherCesur, SelinIşık, Toprakhttps://hdl.handle.net/20.500.12294/5432022-10-03T18:50:03Z2012-01-01T00:00:00ZTüketim kültürü ve reklamların birey üzerinde doğurduğu zayıflık hissi
Cesur Kılıçaslan, Seher; Cesur, Selin; Işık, Toprak
Tüketim toplumu ya da tüketim kültürü olguları, özellikle 1980’li yıllardan başlayarak adından sıkça söz edilen kavramlar olmuştur. Tüketimin demokratikleştirilerek alt sınıflara açılmasıyla, bu kitlelerde ekonomik ve toplumsal konum bakımından üst konumdakilerin kimliğini kazanabilecekleri yanılsaması yaratılarak, gerçek yaşamda kendilerinden esirgenen doyumların acısının hafifletilmesi sağlanmış, böylelikle tüketim kültürü bir yaşam felsefesi haline getirilmiştir. Mutluluğu ve özgürlüğü tüketimle eşitleyen çok güçlü öyküler vardır – reklamcılık bu görüşün en başta gelen propaganda aracıdır. Reklam sanayisi, kamu bilincini, insanlık tarihinde başka hiçbir kampanyanın yapamayacağı ölçüde değiştirmiş, detaya yönelik daha fazla düşünceyi, çabayı, yaratıcılığı, zamanı ve dikkati çok büyük miktardaki metanın satışına yöneltmiştir. Reklamın kullandığı dil bir tek bireye yöneliktir ancak bir tek bireye denk düşen ve reklamın hedef kitlesini oluşturan birçok birey vardır. Toplumu dönüştürerek (hedef kitlesini) sattığı ürünün tanıtımını destekler ve egemen kültürün geleneklerinin benimsenmesini sağlar. Reklamın tüketimi arttırmaya yönelik etkisine maruz kalan birey, kendisinde ve yaşam koşullarında sürekli eksiklik hisseder; içinde bulunduğu durumla olmak istediği durum arasındaki çelişkiyi her gün yeniden yaşar. Bu ise güçsüzlük algısı doğurur.
Cesur Kılıçaslan, Seher (Arel Author).
2012-01-01T00:00:00Z