Sosyoloji Bölümü Makale Koleksiyonu
Sosyoloji Bölümüne ait makaleler bu koleksiyonda listelenir.
https://hdl.handle.net/20.500.12294/318
2024-03-28T20:50:28Z
2024-03-28T20:50:28Z
Youth environmental citizenship formation: Struggled political subjectivities and everyday experiences of young people in Turkey
Orman, Turkan Firinci
Demiral, Seran
https://hdl.handle.net/20.500.12294/3927
2024-01-23T07:34:09Z
2023-01-01T00:00:00Z
Youth environmental citizenship formation: Struggled political subjectivities and everyday experiences of young people in Turkey
Orman, Turkan Firinci; Demiral, Seran
This ethnographic study reveals how young people become environmentally aware citizens. The study traces the lived worlds of early youth in Turkey by focusing on their environmental experiences and by problematising climate change and consumerism. Through online mapping activities and in-depth interviews, the applied geo-social methodology explores the social, spatial and political subjectivities of 21 young people from different parts of Turkey, elucidating their developing environmental agencies. This article further argues how these subjectivities are contextual to the intersectional aspects of environmental socialisation. The results provide youthful insights into today's authoritarian Turkey, which is facing an economic recession. © 2023 The Authors. Children & Society published by National Children's Bureau and John Wiley & Sons Ltd.
2023-01-01T00:00:00Z
FELSEFİ DANIŞMANLIĞI “FELSEFİ” YAPAN NEDİR?
Altunbaşak, İlker
https://hdl.handle.net/20.500.12294/3768
2023-04-26T15:31:51Z
2019-01-01T00:00:00Z
FELSEFİ DANIŞMANLIĞI “FELSEFİ” YAPAN NEDİR?
Altunbaşak, İlker
Felsefi Danışmanlık, 1981 yılında Almanya’da Gerd Achenbach tarafından başlatıldı.
Çok geçmeden de Almanya, Fransa, Hollanda, İngiltere ve Amerika’da eski bir geleneğin yeni
versiyonu olan bir felsefe yapma tarzı ve danışmanlık uygulaması olarak benimsendi. Felsefi
danışmanlar, böyle bir felsefe yapma tarzının meşruiyetini felsefe tarihindeki benzer
uygulamalarla temellendirirler. Onlara göre, Sokrates’ten başlayarak, Platon, Epikurosçuluk
ve Stoacılarda bu felsefe tarzının izleri görülür. Felsefi danışmanlar, felsefenin bir
danışmanlık uygulaması olabileceğiyle ilgili iddialarını, hayatta karşılaştığımız sıkıntı ve
sorunların birçoğunun felsefi olduğu tezine dayandırmakta. Felsefi danışmanlara göre,
sorunlarımız hayatın bize sorduğu felsefi sorulardır. Bu soruların cevaplarına da ancak
felsefe yaparak ulaşabiliriz. Bir sorunun karşısında takındığımız tavır, verdiğimiz tepki bizim
zaman içinde oluşmuş felsefi anlamamızdır. Dolayısıyla, felsefi anlamanın irdelenmesi, su
üstüne çıkarılması aynı zamanda sorunların nedenlerine de ulaşmamızı sağlar. Bu bakış açısı,
bir yandan da felsefi danışmanlığı alternatif bir danışmanlık türü yapar. O halde, felsefi
danışmanlığın, alternatifi olduğu psikolojik danışmanlıktan farkı nedir? Felsefi danışmanlar
için bu sorunun cevabı bu yeni danışmanlık türünün “felsefi” olduğudur. Fakat bu da başka
bir soruyu sordurur: Felsefi danışmanlığı “felsefi” yapan nedir? Çalışma bu soruya cevap
verdiği tezini taşıyor.
2019-01-01T00:00:00Z
BİRAZ DA “ERKEKLERDEN” KONUŞALIM MI? HEGEMONİK ERKEKLİK KAVRAMININ FEMİNİST BİR ELEŞTİRİSİ
Özküralpli, İlkay
https://hdl.handle.net/20.500.12294/3624
2023-03-27T15:31:48Z
2021-01-01T00:00:00Z
BİRAZ DA “ERKEKLERDEN” KONUŞALIM MI? HEGEMONİK ERKEKLİK KAVRAMININ FEMİNİST BİR ELEŞTİRİSİ
Özküralpli, İlkay
Türkiye erkeklik çalışmaları literatüründe oldukça merkezi bir yere sahip olan hegemonik erkeklik kavramı,
hem R.W. Connell’ın ortaya koyduğu biçimiyle hem de ikincil literatürdeki kullanımlarında eleştirilerden
azade değildir. Bu çalışmada, kavramın kullanımları eleştirel söylem analizi aracılığıyla 41 makalelik bir
literatür bloğunda, kavrama yöneltilen eleştirilerle birlikte incelenmiştir. Buna göre, niyetinden bağımsız
olarak, hegemonik erkeklik kavramının feminist bir perspektiften bakıldığında çok da başarılı olmadığı
görülmektedir. Heteroseksist patriarkal cinsiyet sistem içerisindeki iktidar ilişkilerini feminist bir ilke
temelinde ele alma noktasındaki bu başarısızlık, erkeklik çalışmalarının geneli için feminist epistemoloji ve
yöntem tartışmaları açısından kullanışlı bir veridir
2021-01-01T00:00:00Z
MODERNLEŞMENİN “MODERN” BİR ELEŞTİRİSİ OLARAK YENİTOPLUMSAL HAREKETLER VE YENİ KAVRAM ÖNERİSİ: “YENİTOPLUMSAL EYLEMSİZLİK MODELİ”
Cevizoğlu, Mustafa Hulki
https://hdl.handle.net/20.500.12294/3603
2023-03-27T15:31:44Z
2021-01-01T00:00:00Z
MODERNLEŞMENİN “MODERN” BİR ELEŞTİRİSİ OLARAK YENİTOPLUMSAL HAREKETLER VE YENİ KAVRAM ÖNERİSİ: “YENİTOPLUMSAL EYLEMSİZLİK MODELİ”
Cevizoğlu, Mustafa Hulki
Bu makalede, işçi ve sınıf temelli eski (geleneksel, klasik) toplumsal hareketlerden ayrı olarak ortaya çıkan “yeni toplumsal hareketler” incelenmiştir. Yeni toplumsal hareketler kültürel ve kimlik temelli, merkezi ve lideri olmayan, şiddetsiz (nonviolent), gönüllülüğe dayalı, her sınıf ve eğitim düzeyinden büyük kitlelerin katılımıyla ortaya çıkan ve süreklilik taşıyan hareketler olarak tanımlanmaktadır. Bu hareketlerin bir başka özelliği de, birbirine zıt görüşteki çok farklı siyasal düşüncedeki insanları biraraya getirebiliyor olmasında yatmaktadır. “Yeni” toplumsal hareketler toplumsal roller, iletişim ağları ve örgütlenmeler altında oluşan parçalar olarak karşımıza çıkmaktadır. Yeni toplumsal hareketlerin incelenmesi daha çok Wallerstein, Touraine, Dahrendorf, May, Lukacs, Melucci, Offe, Foucault, Laclau-Mouffe, Epstein, Plotke, Hobsbawn ve Castells üzerinden kimlik, enformasyon çağı, ekonomi-toplum ve kültür çalışması anlayışı ekseninde gerçekleştirilmiştir. Makalede siyasal ve sosyoekonomik bağlamın dışında kalan ve modernleşmenin “modern” bir eleştirisi olarak Yeni Toplumsal Hareketlerin niteliği, kültürel toplumsal bir direniş oluşu incelenmiştir. Tezimin bulgularından hareketle, Yeni Toplumsal Hareket (YTH) modeli yanında “Yeni Toplumsal Eylemsizlik”® (YTE) modeli/kavramı önerisinde bulunuyorum. Çünkü YTH’lerde toplumsal roller, iletişim ağları ve aktif örgütlenmeler söz konusu iken, araştırmamız yeni bir oluşum olan “gönüllü televizyon kanalı” modelinde aktif örgütlenme yerine “pasif/negatif örgütlenme” olduğunu ortaya çıkarmıştır. Yeni bir toplumsal hareket modeli olarak görülen“gönüllülük” esaslı televizyon kanallarının muhalif kitlelerin tepkilerini konsolide edip (kontrol altında tutup) “eylemsizleştirerek” iktidarlara yarayıcı işlev gördüğü söylenebilir. Makale, doktora tezimden üretilmiştir.
2021-01-01T00:00:00Z